-Romeo!
-Kapı açılmıyor!
-Oluk oluk oluk..
-Allah belanı versin !
-Birer kadeh daha içelim mi?
-Winston oğlum…
-Bu o kadar kolay değil Müfettiş!
-O da nesi! Bir muhasebe defteri!
-Anahtarlar…
Bu cümleleri unutmayın, tamam mı?
En son ne zaman kahkahadan yere yapıştınız, sarsıldınız ve gözlerinizden yaşlar boşaldı? En son ne zaman “gülmekten şimdi altıma.. !” diyen insanın ne demek istediğini içinizde tam anlamıyla hissettiniz ve ona hak verdiniz?
Geçtiğimiz günlerde, bir grup müzikal ve müzik tutkunu arkadaş olarak, çok sevdiğimiz bir arkadaşımızın oyuncu kadrosunda yer aldığı “Yoldan Çıkan Oyun”u izlemeye gittik.. İşte, ben orada gerçekten uzuuuun zamandır ilk kez ama ilk kez gülmekten resmen dağıldım. Sırtıma kramplar girdi, nefesim tıkandı!
Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nin Talimhane Tiyatrosu işbirliğiyle prodüksiyonunu üstlendiği Yoldan Çıkan Oyun (orijinal ismiyle “The Play The Goes Wrong”), 2014’te Londra West End Duchess Theater’da gala yapıyor. Miscief Theater topluluğu tarafından sahnelenen oyun, aynı yıl whatsonstage.com sitesinin En İyi Yeni Komedi ödülünü alıyor. Ardından 2015’te dünyanın en prestijli tiyatro ödülü olan Olivier Ödülleri’nde ‘En İyi Komedi Oyunu’ ödülünü kapıyor.
Seçkin Selvi’nin Milliyet gazetesindeki köşesinde yazdığı “Slapstick” işte bu!” başlıklı yazısından öğrendiğim kadarıyla bu oyun, Michael Green’in 1964 tarihli kitabı “The Art of Coarse Acting”den (Kaba Komedi Oyunculuk Sanatı) ilham alınarak hayata geçirilmiş. Yine Seçkin Selvi’den öğrendiğimiz kadarıyla, oyunun ilham kaynağı kitabın adında da belirtildiği gibi “kaba komedi” ya da “slapstick” komedi türü imiş. Aralarında Talimhane Tiyatrosu’nun da bulunduğu yerli-yabancı bir çok tiyatro kurumunun kurucusu olan yönetmen ve yapımcı Mehmet Ergen tarafından Türkçe’ye çevrilen oyunun yönetmenliğini, adını Pippa’dan Aile Ağacı’na, Taksim Müzikali’nden Kara Vanilya Ormanı’na dek farklı oyunlarda yönetmen olarak duyduğumuz ve Talimhane Tiyatrosu’nda yönetmen olarak görev yapan Lerzan Pamir yapıyor.
Ben aslında “oyun içinde oyun” mantığını çok sevmem. Çok nadirdir oyun içinde oyun performanslarından hoşlandığım zamanlar. Çünkü çok kötü oyuncuyu çok doğal oynamak ve gerçekten aksaklık, sakarlık, ezberi kaçırma, senkronizasyonu bozma, rol yapamama,abartılı mimik ve davranışlar, abartılı tonlama gibi kötü oyuncuya has hareketleri doğal bir şekilde vermek aslında “bence” çok iyi oyuncu olmayı gerektiriyor. Birazcık olsun doğallıktan uzaklaşılır ve kötü oyunculuk göze sokulurken o ince sınır aşılırsa bu kez insan kopuyor. Yoldan Çıkan Oyun’da Malikanede Cinayet isimli polisiye oyunu sergileyen “Cornley Polytechnic Drama Society” isimli tiyatro topluluğu, maalesef hep düşük bütçeli prodüksiyonlara imza atabilmiş, kötü oyuncularıyla, korkunç dekor ve aksesuar problemleri olan bir tiyatro topluluğu ! Bir aksaklıklar, yanlışlıklar komedisi sahnede adeta ortalığı yıkıyor. Baştan sona aralıksız devam eden hatalar, unutulan sözler, ezber sıkıntıları, repliklerin senkronizasyonun ara ara ciddi anlamda saşması, kırılıp dökülüp darmadağın olan dekor, eksik veya kayıp aksesuarlar, korkunç rol potansiyelleri, açılmayan kapılar, yanlış zamanlarda gelen yanlış ses efektleri ya da müzikler, beceriksiz bir ışıkçı, duruma göre mecburen değişen kurgu ögeleri, bin bir türlü terslik, aksilik, bir anda açığa çıkan korkunç bir rol çalma savaşı…
Sağlam performans gerektiren bir oyundan bahsediyoruz yani!
Oyunun bir parçası olduk.
Sarp Apak, Bartu Küçükçağlayan ve Öner Erkan’ın yanı sıra başarılı yeni nesil tiyatro oyuncularından Defne Koldaş, Gökçen Gökçebağ, Güliz Gençoğlu, Kubilay Çamlıdağ ve Kemal Kayaoğlu’nun rol aldığı oyunda hiçbir oyuncunun performansı bir diğerinden daha önde olmadığını söylemek lazım. Sonradan Florence karakterinin yerini almak zorunda kalan sahne görevlilerinden Defne Koldaş’ın durumu yansıtırken gösterdiği ekstra doğal korkunçluğu aklımda yer etti. Yani o hakikaten langırt diye alakasız bir şekilde oyunun içine düşen görevli kızın yüzündeki boşluk, ne yapacağını, elini nereye koyacağını, sesini nasıl çıkaracağını, hangi satırı ne zaman okuyacağını bilememe hali… Sahnenin biraz tadını aldığında içinden çıkan canavar… Defne Koldaş her oyunda dikkat çeken performansıyla insanın aklında yerini alıyor. Bu oyunda da öyle.
Dekor, kostümler çok iyi. Behlüldane Tor’un o canlı ve güzel dekoruyla Gül Sağer’in 1920’leri aynen yansıtan kostümleri daha ilk andan sıcak bir atmosfer yaratıyor.
Oyun içinde oyunun güzel bir tarafı şu.. .Kahkahaları atan ve her harekete tepki veren bizler de oyunun doğal bir parçası haline geliyoruz.
Kendinden geçercesine gülmek isteyen tüm tiyatroseverlere bu oyunu tavsiye ediyorum. Ben bir tiyatro eleştirmeni değilim, haşa.. O kadar bilgim ve deneyimim yok. Ama izleyici olarak gönül rahatlığıyla sonuna dek tavsiye edeceğim bir oyundur Yoldan Çıkan Oyun!