Kadınlar Günü diye bir günün hala kutlanıyor oluşu bile bu konudaki adalet durumumuzu gösteriyor.
Bir asansörde orta yaşlı ve güzel gözlü bir hanım, gözlerinin içi gülerek bana “Dünya Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun”, dedi. Sonra ekledi, “ Güzel oluyor, kutluyorum ve yüzlerinizdeki bu gülümseye sebep oluyorum” dedi. Doğru söylüyordu, bu tatlı hanımın içten kutlamasından ötürü gülümsüyorduk. Oysa ben her seferinde bu güne ihtiyaç olmasının, bu günün hala, 21. yüzyılda, endüstri devriminden iki yüzyıl sonra, iki dünya savaşından sonra, teknoloji devriminden sonra hala ama hala altını çizmemizin ne kadar üzücü olduğunu düşünüyorum. Her zaman bu güne ihtiyacımız olmasının aciz eşitsizliğimiz gerçeğinin altını çizdiğini düşünüp bunu ifade etmek istiyorum ancak o kadar uzun bir tartışma ki artık bunu yapmıyorum. Kutlamaların samimiyetini ve idrak seviyesini doğrudan atlıyorum.
Siz hiç Dünya Erkekler Günü diye bir şey duydunuz mu? Ya da Erkek Cinayetleri diye bir olay var mı? Peki erkek ve çocuklar için bir sığınma yurdu…? Erkeklerin okuma-yazma oranının kadınlardan 5 kat az olduğuna dair bir haber okudunuz mu? Erkeğin “baba ocağına” dönmesi durumunda çocuklarına sahip çıkmayacağını söyleyen bir aile hakkında bir hikaye duydunuz mu? Erkek “baba ocağına” dönüyor mu? …Neden mücadeleci kadını kutluyoruz? Neden kadının “mücadele”si konusuna aşinayız? Siz çook bilinen bir markanın, grubun, şirketin, erkek çalışan sayısıyla övündüğü bir 8 Mart ilanı hazırlayıp üstüne bir de hayatın her alanında olmak için mücadele eden erkekleri kutladığını duydunuz mu? Ya da mesela polisin “komşunun gürültüsü” çağrılara dayanamayıp kapıya gelip “Abi,karındır, biraz idare edeceksin, darp var mı?” gibi sorular sorup erkeğin de korku içinde ona baktığını ve çaresizce gıkını çıkaramadığını duydunuz mu?
Siz hiç sarhoş bir kadının, gözünün önünü görmeyecek halde kocasını aradığını, ona yiyecek hazırla dediğini, sonra da sinirlenip istediği olmadığı için ortalığı birbirine kattığını duydunuz mu? Siz hiç sarhoş bir kadının çocuklarını uyandırıp sabaha kadar nutuk çektiğini duydunuz mu? Siz hiç durmadan poposuna ve ya göğüslerine bakan kadın çalışma arkadaşlarından şikayet eden, enteresan anlamlı esprilere maruz kalan, geçerken yanlışlıkla bir yerlerine dokunulan, kendisine sarkılmasın diye ilk önce elindeki yüzüğü gösterecek şekilde elini masanın üstünde tutan erkek çalışan duydunuz mu? Siz hiç gece yürürken adımlarını hızlandıran, üstünü başını kapatıp ilgi çekmeyeyim diye endişe duyan, geç saatte metroya bindiğinde merdivenlerden çıkarkan endişeyle etrafı inceleyen erkek gördünüz mü? Siz hiç “bacaklarını kapatarak otur evladım” diye uyarılan erkek çocuk gördünüz mü? Ya da toplu taşıma araçlarında bacaklarını biraz birbirine yapıştırarak oturmaya çalışan erkek? Hiç bir öğretmenin, evdeki kız çocuklarını okula yollayan veliye erkek çocuğunu da yollasın diye ikna etmek amacıyla ziyarete gittiğini duydunuz mu? Kaç tane ülkenin cumhurbaşkanı, başbakanı, kaç şirketin CEO’su kadın?
Yani aslında o kadar tuhaf ki yaşanan..! Durumumuz bu kadar adaletsiz, bu denli tuhaf, böyle saçma aslında.
Tüm insanlar, din, dil, ırk, milliyet, cinsiyet ayırt etmeksizin, bu dünyada eşittir. İnsanların bu kavramlardan birinden ötürü üstünlük taslamasının pür cehalet, pür şuursuzluk, pür kötülük olduğunun altını çizeceğim son nefesime kadar. Doğuşumuzda kimliğimizin sabit birer unsuru olarak görünen bu mensuplukların hiçbirini biz belirlemiyoruz, bu kavramlardan bir setle doğuyoruz. O halde neyin üstünlüğünü taslıyorız ki.. Bir gün bu günden bahsetmemize gerek kalmayacak kadar eşitliği yaşadığımız bir dünya en büyük dileğimiz olsun..
Dün tüm gün yayınlanan ilanlar, tebrikler ve bu konuya dikkat çekmek için paylaşılan videoları takip ettim.
Bunların içinden bazılarını burada paylaşmak istiyorum.
Burcu Kısakürek – İyi Ki Kadınım (Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun)
Söz ve müziği Burcu Kısakürek’e ait olan İyi ki Kadınım’da Burcu’ya gitarda Çağrı Pamukçu, perküsyonda Umut Durmuş, geri vokalde Imelda Amber Arslan eşlik ediyor.
Tolga Gülen – Yüksek Yüksek Tepeler
Tolga Gülen düzenlemesi ve akapella performansı tamamen kendisine ait olan “Yüksek Yüksek Tepeler” isimli Edirne yöresi türkümüzü 2015 yılında öldürülen 414 kadın arkadaşımıza* ithaf ederek yeniden hazırladı.
*Umut Vakfı verilerine göre
Boğaziçi Caz Korosu – Kızılcıklar Oldu mu
Boğaziçi Caz Korosu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde şiddete dur demek için Kızılcıklar Oldu mu türküsünü seslendirdi! Yalnız olmadığımızın altını çizerek…
Özel Sektörden İlanlar
KOç Grubu’nun ve Sırma’nın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilanlarını beğendim. Bence onca tebrik arasında olması gerekeni söyleyen yegane çalışmalar bunlar.
Sözcü Gazetesi yazarlarından Pınar Turan‘ın 13 Mart tarihli “Kadınlar Günü’ne neden karşıyım?” başlıklı yazısı bu konuda düşüncelerime adeta tercüman 🙂 Bu yüzden paylaşmak istiyorum.
Biz eşitiz. Eşitliği tartıştığımız günlerin geride kalması ümidiyle…