Bir kere bisikletliler çok profesyonel. Amsterdam’da bisiklet bir spor aracı değil bir ulaşım aracı. Yollara dikkat. Bisiklet yollarına çok dikkat edin. Bisiklet yolunda kesinlikle öncelik onların. Doğal olarak çok iyi bisikletçiler, bisiklet yollarında otoyolda araç kullanır gibiler, son derece hızlılar, yollarında yay bulunmayacağı ön kabulüyle hareket ediyorlar. Aylak yayalara da tahammülleri yok. Ona göre davranın. Bazen şehir içinde bazı kanal kenarlarında yollar o kadar dar ki zaten neresi araç, neresi bisiklet, neresi yay yolu anlamak da zor. Yani insan turist olarak şehirde dolanırken hayran hayran ya da merakla veya dikkatle bir yerlere bakınarak dolanıyor. Buna dikkat etmek lazım çünkü eğer farkında olmadan bisiklet yoluna girdiyseniz gelir çarparlarsa onlar haklılar. Ben birkaç kere bunu yaşadım. Çok dikkat etmeme rağmen yaşadım 🙂 Buraya kadar yaya olarak nasıl davranmanız gerektiğini anlattım.
Gelelim bisiklet kullanmaya: Çok hakim değilseniz, yoğun trafikte sık ve aktif kullanmadıysanız, bana kalırsa bisikleti park, bahçelerde keyif için sürmek maksadıyla kiralayın. Temel ulaşım aracınız olması için yaşadığınız yerde de akıcı bisiklet-yaya-araç trafiği ritüeline alışmış olmanız gerekli bence. Özellikle bizim ülkemizden giden insanlar dikkat etmeli, derim.
Central Station’dan çıktığınızda sağ tarafta 3 katlı dev bir bisiklet park yeri var. Ben daha böyle başka bir bisiklet park yeri görmedim.
Bir de bisiklet kiraladıysanız, dikkat: Ciddi bir bisiklet hırsızlığı sorunu var diyorlar. Dikkatli olun. Hem ön tekerini hem de gövdesini bağlayın, diye uyarıyorlar.
İyi bisiklet bilen için Amsterdam hepten keyifli. Temel ulaşım aracı gibi bir şey. Eğer bisiklet kiralamak isterseniz, Bike City, Holland Rent-a-Bike, Take-a-Bike, MacBike farklı paketler sunuyorlar.
Amsterdam Velo gibi firmalarının bisiklet turları var. Şu adresten inceleyebilirsiniz.
Amsterdam’da insanın kafasında sıkça Katie Melua’nın Nine Million Bycycles şarkısı, Queen’in I Want to Ride My Bicycle’ı dolanabiliyor, normal yani 🙂