Proeflokaal yani Tadım Evleri
Eğer Dam Meydanı yakınlarındaysanız tarihi 1650’ye dayanan ve spesiyalistesi Hollanda cini “jenever” olan De Drie Fleschjes Proeflokaal buna müthiş bir örnek. Proeflokaal, tadım evi demek bu arada. Kendinize ister bir tek Bols, ister bir bardak Heineken veya Grolsch alın, ister bir kadeh kırmızı şarap, bir de sandalye kapın. Dışarıda oturmak keyifli, uzatın ayaklarınızı, günün tüm yorgunluğu geçsin.
Şarap tadımı için adres yüzlerce çeşit şarap sunulan Henri Prouvin isimli kav.
In de Wildeman’da ise binin üzerinde bira markası olduğunu söylüyorlar. Biz giremedik 🙂
Geleneksel Kahverengi Kafeler
Keyifli ortam, küçük mekan, belirli bir müdavim kitlesi, belki biraz müzik… İşte bu.
Diyelim ki Amstelstraat civarındasınız yani Rembrandtplein’de. O zaman caddenin sonunda Blauwbrug Köprüsü’nün kenarındaki Café Langereis‘da gece bir masada müzik yapan süper bir caz grubuna denk gelebilirsiniz.
Bir şeyler içip loş ışık altında gecenin tadını çıkarabilirsiniz. (Kahverengi kafe mi emin değilim ama bence tanıma uyuyordu)
Amsterdam’ın geleneksel kahverengi kafeleri de çok ünlü. Örneğin yine Leidseplein’e yakın Pieper de uygun, keyifli bir kahverengi kafe.
‘t Doktertje de yine böyle keyifli geleneksel kahverengi kafelerden biri. Kalverstraat başında.
Bir kahverengi kafe ya da proeflokaalde oturursanız, benim için keyif yapın, olur mu? 🙂 Çok keyifli bir kafe bar. Aynı Café Langereis gibi Café de Huevel’in de müşterisi yerli, Amsterdam atmosferinin içine düşüyorsunuz yani. Güzel konum, gerçek ortam, makul fiyat, sıcak atmosfer. Prinsengracht’ta. Önünden geçerseniz .. Biliyorsunuz ne yapacağınızı 🙂 (Kahverengi kafe mi emin değilim ama bence tanıma uyuyordu)
Kafeler
Çok kafe var da ben ancak kendi deneyimlediklerimden bir kaçını yazıyorum.
Café-Bar Aen’t Water – Red Light District bölgesinin en kuzeyinde Oudezijds Voorburgwal kanalının Oudezijds Achterburgwal kanalıyla bir kıvrım yaparak birleştiği noktada açık havada masaları olan bir cafe-bar. Hemen suyun dibinde oturuyorsunuz, zaten Hollandaca anlamı “Suda” demekmiş. Fiyatlar gayet makul. Dinlenmek ve nefes almak için güzel. Manzarası enteresan. Sürekli önünüzden geçen kanal tekne, bot ve kayıkları da cabası 🙂 Sıcak-soğuk içecekler ve atıştırmalıklar mevcut. Biz bir Heineken bir de Affligem Dubbel aldık. Gündüz olsa kahve-çay için de çok güzel bir nokta olurdu. Yemek de yiyebilirsiniz bu arada 🙂
Café De Jaren, çok ünlü ve büyük kafelerden biri. Bizim burada oturacak vaktimiz olmadı. Kanala bakan dev balkonu, gece gündüz dolu masaları ve neşe saçan bir atmosferi var. Internet sitesi için tıklayın.
Delft’te meydandaki Grand Café Willem van Oranje’de oturmak çok keyifli. Meydanı izliyorsunuz. İster karnınızı doyurur ister tatlı-çay-kahve alırsınız. Internet sitesi için tıklayın.
Dutchhomemade Café.. Yani görüp de vitrinindeki şeker gibi görünen makaronlar sizi içeri çekerse.. Çekmesin. Bir numarası yok, turistlere kaba davranan iki bayan çalışan da cabası 🙂