Akala, Marka 2016‘nın ilk gününü kapatırken, Hip Hop ve Shekaspeare: Zıtlıktan Doğan isimli sunumuyla tekrar sahneye çıktığında bize küçük bir quiz yaptı:
Sırasıyla 3 şiirden alıntı yaptı ve bu mısraların bir hip hop sanatçısına mı yoksa Shakespeare’e mi ait olduğunu tahmin etmemizi istedi 🙂
Şöyle söyleyeyim: Hep yanıldık. Eminem’in, NaS ve Shakespeare’in sözleri birbirine o kadar çok benziyor ki… Ben size Akala’ nın benzer bir konuşmasının linki veriyorum. Bir Tedx konuşmasından.
Bilginin öneminin sıklıkla altını çizen Akala, bilginin vasisi olmaktan bahsetti. Eğitim kime aittir, kime değildir?
Shakespeare’ ın çalışmalarında çok fazla şiddet vardı çünkü Londra’da o dönem çok şiddet dolu bir şehirdi.
İngiltere’deki kraliçe İngilizcesi, POSH aksanı, BBC İngilizcesi, Elizabeth döneminde oturan ve aşırı derecede büyük bir değişim göstermeyen İngilizce’dir dense de özel bir aksana sahip. Aslında bir şekilde aksanlardan insanların hangi sosyal sınıftan geldiğini rahatlıkla anlarsınız. “Water” kelimesiyle izah etti bunu. Üniversitede Shakespeare çalışan öğrencilere, gençlere o dönemde İngilizce nasıl duyuluyordu diye sorunca POSH aksanlı diye yanıt verecektir, kraliçe İngilizcesi yani. Oysa telaffuz çok farklıydı. Dolayısıyla bugün çok da kafiyeli gözükmeyen Shakespeare eserlerinin birçoğu, yüksek ihtimal o gün daha kafiyeliydi.
Ritmi, müziği ve müzikal eğlencenin tüm tiplerini kullanarak Shakespeare’in eserlerini yeniden canlandırmak ve bu eserlere yeniden göz atmak açısından çok mantıklı. Global olarak en çok takip edilen müzik olan hip hop hakkında yanlış algı var: Mesela derin olmadığına dair. Oysa hip hop son derece derindir, çok ciddi ve anlamlı sosyo-politik kökleri vardır ve rap de bu derin müziğin, davul ritmi üstüne kafiyelerin oturmuş olduğu halidir. Dil ve temalar Shakespeare’in eserlerindeki gibidir. Shakespeare’ in eserlerinde çok ciddi bir şiddet vardır, sanki 500 yıl önceki bir Quentine Tarantino gibi.
Hip ve Hop kelimelerinin kökenine bakılırsa, hip hop aslında “intelligent movement” olduğu görülür, yani zeki hareket. Hip hop’un New York’taki yaratıcıları, bu müziği kodlarken 5 öge üzerine kurmuşlar: DJ’lik, MC’lik, break-dansçılık, graffiti yazımı ve bilgi. Bu sonuncu öge çok önemli. Orta Çağ Batı Afrika imparatorluklarına bakarsak “griot”lar var, yani kabilenin tarihini ve geleneklerini kuşaktan kuşağa aktaran kişiler. O kültürlerin için de şarkıcı, şair, müzisyen, tarihin ve ruhsal geleneklerin vasisi vs vs… Bu müzikal, sözlü, kültürel gelenekler kendilerini nasıl karmaşık şekillerde ifade ettiklerini ve caz, blues, funk ve hip hop’ı ne şekilde etkilediklerini anlarsak, birçok sanatçıyı da daha iyi anlarız. Bu kontekste, hip hop’ın son derece farklı bir savı var.
Bir konsept albümleri varmış. Pazarlamasını geleneksel olmayan bir metodla yapmışlar. Tiyatro dışında lansman yapmaya bir müzik venüsünde yapmaya karar vermişler. Oysa müzik venüleri normalde geleneksel olarak rock grupları için geçerliymiş.
Klasik olarak markalar da bir sürü insana ulaşıyorlar…
Anahtar kelime, özgünlük, otantiklik.
Akala eğitim üzerine çok konuşma yapıyor ve gençleri bu konuda çokça bilinçlendirmeye çalışıyor ancak onların dilinden konuşmak da gerekiyor. Hip Hop Shakespeare Company’i kurmasındaki ilham, biraz buradan da gelmiş. Baz Lhurman’ın Shakespeare’in Romeo ve Juliette’ini o İngilizce’yle alıp modern dünyada 1990’ların Los Angeles’ta yaşayan 19 yaşındaki iki gence konuşturmasıydı. Ama bir yandan da Shakespeare’in kendisi de eski hikayelerden ilham alıyordu. O da bunu yapıyordu.
2007’de BBC 1Xtra Radio’da bir canlı yayına çıkmış. DJ ona 27 Shakespeare eserinin isimlerini vermiş. Yarım saat içinde bunlardan bir şey çıkar demiş. Comedy Tragedy History böyle çıkmış. İlk yarısı o gün, sonrasında da şarkıyı tamamlamış. O bununla bitirdi. Ben de bununla bitireyim ilk gün notlarını 🙂